17 Mayıs 2012 Perşembe

Yürüyen Merdivenle Çıkılan Ortaçağ Kenti: Siena



Öğleden sonra Roma’dan ayrılıp kuzeye doğru yola devam ediyoruz. 254 kilometrelik Chiusi aktarmalı yolculuğumuz 3,5-4 saat sürüyor. Durağımız Siena. Kardeşimin isteğiyle rotaya eklenmiş küçük bir Ortaçağ şehri.

Trenimiz Siena’ya vardığında gece olmuş. Yine elimizde bir adres, ilginç bir yol tarifi. Eski şehre çıkmak için bir asansör arıyoruz. İstasyondan çıkınca bir alışveriş merkezinin önünde sigara içen kadınlara soruyoruz, bizi yürüyen merdivenlere yönlendiriyorlar. Yürüyen merdivenlerden çıkmaya başlıyoruz. Çıkıyoruz, çıkıyoruz, çıkıyoruz. Merdivenlerin biri bitiyor biri başlıyor. Olay birden gerçeküstü bir hal alıyor. Aklıma küçüklüğümde izlediğim “Jack ve Fasulye Sırığı” adlı masalsı film geliyor. Kaç ayrı yürüyen merdivene biniyoruz, ne kadar yol gidiyoruz, kaç metre yükseğe çıkıyoruz bilmiyorum ama her şey bittiğinde tepede, eski şehrin merkezindeyiz. Sur duvarlarıyla çevrilmiş yemyeşil sokaklarda bu sefer “Casa di Alfredo”yu arıyoruz. Gece karanlığında kısa bir arayışın ardından, Via Lelio e Fausto Socino 4 adresinde küçük otelimizi buluyoruz.

Bulduğumuz yer bahçe içinde, son derece sevimli bir ev. Kapıya gittiğimizde üstünde ismimiz yazılı bir hediye paketi, paketin içinde dış kapı ve oda anahtarları. Ev sahiplerimiz hiç tanımadıkları misafirlerine anahtarlarını bırakıp çoktan uyumuşlar. Bu olay bana, çocukken anneannemin ev anahtarlarını sokak kapısının üstündeki pervazda bırakarak uyumasını hatırlıyor.

Gerçi otelin sahibesi hakkında duyduklarımız pek hoş değil, biraz ters bir kadın olduğunu bilerek gidiyoruz. Sabah karşılaştığımızda, her ne kadar İngilizce bilmediği için pek bir iletişim kuramasak da, gerçekten de sert bir kadın olduğunu tavırlarından anlıyoruz. Ancak bize güzel bir kahvaltı sofrası hazırlatıp omlet çırptırması hoşumuza gidiyor. Kahvaltıdan sonra şehri dolaşmak için çantalarımızı bırakmamıza da izin veriyor. Ama öğlene kadar gelmemiz şartıyla. Çünkü öğlende kapıları kilitleyip öğlen uykusuna yatacak. J

Şehri Japon bir turist grubu eşliğinde dolaşıyoruz. Hava çok soğuk. Kuzeye gitmemizden çok, o kadar yükseğe çıkmamızın etkisi olduğunu düşünüyorum. Siena, surları, daracık sokakları, taş binalarıyla çok hoş bir Ortaçağ şehri. Merkezindeki kocaman çeşmedeki heykellerin ağzından akan suyla susuzluklarını gideren kuşlar çok sevimli. Küçük hediyelik eşya dükkânları çok hoş. Dükkânında çeşitli renkler ve şekillerdeki mumları müşterilerin gözü önünde üreten ve satan genç kız çok tatlı. Hiçbir şey değilse, yürüyen merdivenle şehre çıkmanın bize yaşattığı deneyim eşsiz.

Öğleden sonra eşyalarımızı otelden alıp aceleyle istasyona iniyoruz. Yine yürüyen merdivenlerden. Bu sefer de aceleden kaç merdiven bloğu olduğunu sayamıyorum. Yaklaşık 1,5 saat süren 100 kilometrelik yolculuğun ardından Floransa’ya varıyoruz. İtalya’nın bir başka harikası...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder