7 Ekim 2011 Cuma

Viyana Üniversitesi


















Üniversite

Viyana'ya Erasmus'la gelen bir yüksek lisans öğrencisinin yapacağı ilk şeylerden biri, üniversite ve kütüphane turu olmalı :) Üniversite yönetimi de aynı şeyi düşünmüş olmalı ki, okulun açıldığı ilk haftalarda değişik gün ve saatlerde okul içi turlar düzenliyor. Kente gittiğimiz ilk hafta bu turlardan birine katılıyoruz.


Viyana Üniversitesi dışarıdan bakıldığında çok güzel bir bina. İçine girildiğinde ise muhteşem. Özellikle tavan işlemeleri, insanın yürürken kafasını yere indirmesini zor kılacak türden. Bu işlemelerden çok küçük bir kısmı canlı renklerle boyanmış. Başlangıçta tümünün boyanması planlanmış ve bu görev ünlü Avusturyalı ressam Gustav Klimt'e verilmiş. Ancak Klimt'in yaptığı Tıp, Felsefe ve Hukuk adlarını taşıyan üç resim Viyana'nın muhafazakar çevrelerinde olay yarattığı için tavana asılmamış. Şehir dışında bir depoda çürümeye terk edilen bu resimler 2. Dünya Savaşı'nda Nazilerin bombardımanından nasibini alarak yok olmuş. 


Girişte soldaki duvarlara yerleştirilmiş levhalarda, üniversitenin kurulduğu günden bu yana sahip olduğu tüm rektörlerin isimleri yazılı. Yüzlerce isim var. 1365 yılından bu yana kaç rektör değiştiğini tahmin etmek zor. Hemen yanda ise Nobel ödülü almış üniversite mensuplarının resimleri yer alıyor. 9 fotoğrafın yanındaki boş alan, bu ödülü alacak 10. sahibini bekliyor. Okulun iç avlusu ise üniversitenin yetiştirdiği ünlü bilim adamlarının büstleriyle dolu. Ayrıca okulun içinde kurucusu Herzog Rudolf 4 ve İmparatoriçe Maria Theresa'nın heykelleri var. Bu okul sanat eserleriyle birlikte yaşıyor.


Kütüphane

Viyana Üniversitesi'nin ana binada bulunan merkez kütüphanesi, geleneksel ve modernin ilginç bir bileşiminden oluşuyor. İngiliz kütüphaneleri örnek alınarak yapılan eski okuma salonunu yeni nesil öğrenciler Harry Potter'in kütüphanesine benzetiyorlarmış. Bu okuma salonunun hemen dışı 2. Dünya Savaşı'nda bombalanmış ve yeniden yapılmış. Böylelikle ortaya geleneksel ve modernin güzel bir uyumu çıkmış. Kütüphanenin Almanca konuşulan ülkelerin en eski kütüphanesi olduğu söyleniyor. İçinde barındırdığı 6,5 milyon kitapla, Avusturya'nın en büyük kütüphanelerinden biri olma özelliğini taşıyor.


Okulun Ruhu

Tüm tarihi okullar gibi, benim okulum gibi, geçmişin ruhu ve hikayeleri bu okulu ayakta tutuyor. Aynı zamanda geçmişin acılarını ağır bir yük gibi sırtında taşıyor. Kadın rehberimiz, okula kadınların sadece misafir öğrenci olarak alındığı günleri, öğrencilerin ve hocaların etnik kökenleri yüzünden okuldan uzaklaştırıldığı, toplama kamplarına gönderildiği 2. Dünya Savaşı yıllarını neredeyse gözleri dolarak, sesi titreyerek anlatıyor. Okulun koridorlarında bir öğrencinin Yahudi hocasını vurarak öldürdüğü yer plaketle belirlenmiş ve gelip geçenlere o günleri hatırlatıyor.


Viyana Üniversitesi bir yandan unutmayarak ve unutturmayarak acılarla dolu tarihiyle yüzleşiyor; öte yandan gencecik, neşe dolu öğrencileriyle yaşamın devam ettiğini hatırlatıyor. Tarihi bir şehirde yaşamanın, tarihi bir üniversitede okumanın bedeli, yaşının bazen benim okulumda olduğu gibi 5 katı, bazen de burada olduğu gibi 20 katı uzunluğunda bir tarihle birlikte yaşamak oluyor. Bir süre sonra ait olduğun kurumun tarihi senin kişisel tarihin haline geliyor. Burada geçireceğim kısa sürede Viyana Üniversitesi ile bu tür bir bağ kuracak mıyım, henüz bilmiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder