25 Mart 2012 Pazar

Liechtenstein Sarayı - Freud Müzesi




Viyana'nın kuzeyinde, Fürstengasse üzerinde bulunan Liechtenstein Sarayı, 17. yüzyılda Liechtenstein ailesinin yazlık malikanesi olarak inşa edilmiş. Daha sonra yenilenerek, ailenin özel koleksiyonunun sergilendiği müze olarak açılmış. Müzede Raffaello, Brueghel, Rubens, Van Dyck ve Rembrandt gibi sanatçıların eserleri bulunuyor, ayrıca geçici sergiler de düzenleniyor. Bahçeleri ise halkın yararlanabileceği yeşil alan olarak kullanılıyor.

Benim bu bölgeye yolum çok soğuk ve rüzgarlı bir aralık gününde düşüyor. Pazartesi günü olduğu için müze kapalı. Zaten girmeye de pek hevesli değilim, sadece sonradan baba oğul Bruegheller'in resimleri olduğunu öğrenince görmediğime biraz hayıflanıyorum. Yine de müze ziyareti için tekrar dönmüyorum.

Sarayın bahçeleri oldukça güzel. Soğuk havaya rağmen dolaşmaktan kendimi alamıyorum. Ağaçlar yapraklarını dökmüş, rüzgar yerdeki yaprakları havalandırıyor, savura savura başka bir yere atıyor. Bahçede yürüyen tek tük insan var, her yerde sessizlik hakim. Bahar geldiğinde bahçenin nasıl bir güzelliğe bürüneceğini, kuşların nasıl cıvıl cıvıl öteceğini, çocuğunu, köpeğini, kitabını alan Viyanalıların buraya nasıl akın edeceğini hayal edebiliyorum.

Bahçenin yanındaki Liechtensteinstrasse takip edilip Berggasse'ye sapıldığında, Viyana'nın en ünlü simalarından birinin yaşadığı yere ulaşılıyor. Bir bestecinin, müzisyenin, sanatçının değil; psikanalizmin kurucusu Sigmund Freud'un evine. Freud'un 1891'den, Nazilerden kaçmak için Londra'ya gittiği 1938'e kadar yaşadığı ev bugün müze olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Kızı Anna'nın çabalarıyla müzeye dönüştürülen bu evde Freud'un muayenehanesi ve bürosunun yanı sıra mobilyaları, kişisel eşyaları ve sahip olduğu sanat eserleri bulunuyor. Müzede Freud'un yaşamını yakından tanımak isteyenler için bol miktarda fotoğraf da sergileniyor.

Müzeyi oldukça geç bir saatte ziyaret ediyoruz. Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Freud'un evi, fakülte koordinatörümüzün ofisinin bulunduğu bina ile aynı sokakta yer alıyor. Ev ve eşyalar ilginç geliyor, fotoğrafları ise tek tek inceleyecek zaman yok. Zaten eğitim yaşamımın çeşitli dönemlerinde Freud'la sıkça karşılaşmış olsam da nedense yaşadığı yer genel olarak pek ilgimi çekmiyor. Viyana'ya geldiğimden beri hissettiğim duyguyu burada da hissediyorum. Freud'u anlamak için onun dolaştığı sokaklarda dolaşmak, o dönem Viyana'sında olup bitenler hakkında daha çok okumak ve bilgi edinmek evini gezmekten daha iyi bir yol olabilir diye düşünüyorum. Freud'u yaratan 19. yüzyıl sonu, ancak yaşatamayan 20. yüzyıl başı Viyana'sını daha çok merak ediyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder