12 Mart 2012 Pazartesi

Viyana'nın Sarayları: Hofburg, Schönbrunn, Belvedere




Sarayları gezmeye, Erasmus için İsveç'te bulunan ve Viyana'yı ziyarete gelen arkadaşımla başlıyorum. Yaptığım uzun araştırmalar sonucu saraylar için en uygun seçeneğin Sisi bileti olduğuna karar veriyoruz. 23 Euro'ya Hofburg'la Schönbrunn'un belli kısımlarını ve İmparatorluk Mobilya Koleksiyonu'nu kapsayan biletlerimizi alıyoruz. Biletler Hofburg'ta İmparatorluk Gümüş Koleksiyonu, İmparatorluk Daireleri ve Sisi Müzesi'ni gezme, Schönbrunn'da ise 40 odadan oluşan Büyük Tur yapma imkanı veriyor. İlk gün Hofburg'dayız ve tam bir hayal kırıklığı. Giriş kat imparatorluğun yemek takımlarından oluşuyor ve son derece can sıkıcı. Üst katta Franz Joseph ile Sisi'nin yatak ve çalışma odalarını görüyoruz. Sisi Müzesi ise karanlıklar içinde, üzgün imparatoriçenin mutsuz hayatını anlatıyor. Günün sonunda ilginç gelen tek şey, bu sarayda doğan Marie Antoinette'in saray duvarlarında hala duran çocukluk resimleri ve Avusturya İmparator ve İmparatoriçelerinin yılın bir günü gerçekleştirdikleri, yoksul halktan seçilen yaşlı insanların ayaklarını yıkadığı ilginç tören ile ilgili bilgiler.

Ertesi gün gittiğimiz Schönbrunn'un içi daha güzel. Maria Theresa'nın yaptırdığı bu barok sarayın içindekiler, her ne kadar bahçeleri kadar güzel olmasa da bizi bir gün önceye göre daha mutlu ediyor. Sisi bileti alıp Hofburg'u görmek yerine sadece Schönbrunn'un içiyle birlikte bahçelerini kapsayan bilet almadığımıza pişman oluyorum. Ama ocak ortasında Schönbrunn kar altında ve gittiğimizde yağış devam ediyor. Bu durumda Schönbrunn'u bir kez de kar altında gördüğüme mutlu olmakla yetiniyorum.

İmparatorluk Mobilya Koleksiyonu'na önce gitmek istemiyorum, sonra aynı zamanda Sissi Filmleri Müzesi olduğunu okuyunca fikrimi değiştirip gidiyorum. Ama orada da pek birşey yok. İmparatorlukta kullanılmış mobilyaların yanı sıra, yine Habsburg'lara ait olan ve Sissi filmlerinde kullanılmış mobilyalar, filmlerde kullanıldıkları sahneleri gösteren kısa görüntülerle birlikte sergileniyor. Mobilyaların birçoğu da koridorlarda üst üste yığılmış bir halde duruyor.

İmparatorluğun Hazinesi, 12 Euro'luk yeni bir bilet alınarak görülebiliyor. Eğer Sanat Tarihi Müzesi'nde kombine bilet alınırsa toplam 24 yerine 18 Euro'ya her iki müze görülebiliyor. Hazine'de imparatorluğun giysileri, mücevherleri, taçları bulunuyor. İlginç, ancak neden ayrıca para vermek gerektiğini anlamıyorum. Eğer Hazine Sisi Müzesi'ndeki tabak çanağın yerine konsa en azından Sisi Müzesi'ne verilen paraya değecek diye düşünüyorum.

Hofburg'a dahil olan bir de Efes Müzesi var. Sarayın Neue Burg kısmında yer alan bu müzede tahmin edilebileceği gibi Efes'te yapılan kazılarda çıkarılarak Viyana'ya getirilmiş eserler sergileniyor. Müzenin üst katlarında ise Silah ve Zırhlar Koleksiyonu ile Eski Müzik Aletleri Koleksiyonu yer alıyor. Sanat Tarihi Müzesi için alınan biletle bu müze de gezilebiliyor. Ya da bu müzede alınan biletle Sanat Tarihi Müzesi. Ben dondurucu bir kış günü elimde biletlerle müze dolaşmaya çalışırken donma tehlikesi geçirip Sanat Tarihi Müzesi'nden aldığım biletimi kaybettiğim için burayı gezmek için yeni bilet almam gerekiyor. Efes Müzesi'ni mutlaka görmek istiyorum, buraya Viyana'daki son üç günümde Viyana'yı görmek için Türkiye'den gelen arkadaşımla birlikte geliyoruz. Arkadaşım Hazine'yi de gezmek istediği için bu sefer kombine bilet alıyoruz, böylece benim biletimi kaybetmekten doğan zararım yarıya iniyor. Sadece Hazine'ye 12 Euro vermektense Hazine ve Efes Müzesi için 18 Euro veriyorum. Birlikte verilen Sanat Tarihi Müzesi biletini de kullanması için başka bir arkadaşıma hediye ediyorum.

Efes Müzesi Neue Burg'un bir katını oluşturuyor ve bütün halde az sayıda eser bulunuyor. Pek çok eser kırık dökük ya da eksik. Topraktan mı böyle çıktıklarını, yoksa getirilirken mi kırıldıklarını bilemiyoruz. O kadar az İngilizce açıklama var ki Fransız bir kadın merak ettiği bazı şeyler bana soruyor. Tabi Türk olduğumu öğrenince Eski Yunan tanrılarının heykellerini gösterip "Türkiye'de hala bunlara mı inanıyorsunuz" diye sorması müzedeki az açıklamayla açıklanamıyor :)

Sonuç olarak Viyana'da imparatorluk saraylarını gezmeye 40 Euro kadar para veriyorum ve bence değmiyor. Saraylarda gördüğüm her şeyi topladığımda taş çatlasa yarı fiyatı edeceğini düşünüyorum. Tek tesellim, bir daha buraları gezmek istesem yapacağım harcamanın Viyana'ya geliş maliyeti artı giriş ücretleri olacağını düşünmek. Sonradan pişman olmaktansa paraya kıyıp gezmek her şeye rağmen en mantıklı çözüm gibi görünüyor. Yine de aklıma vaktiyle Türklere 10 TL olan Topkapı Sarayı girişi turistlere 20 TL diye olay çıkaran yabancı turistler geliyor. Avusturyalılar tarihlerini turistlere muhteşem bir şekilde pazarlamayı ve tarihlerinden para kazanmayı çok iyi biliyor.

Viyana'da imparatorluk sarayları dışındaki en önemli saray olan Belvedere ise tamamen farklı bir konsept oluşturuyor. Belvedere'e yine buz gibi bir kış gecesinde, benden önce Türkiye'ye dönen arkadaşımı geçirdiğim tren istasyonundan dönüşte, Rennweg'de trende inerek gidiyorum. Belvedere Aşağı ve Yukarı Belvedere olarak iki bölümden oluşuyor. Yukarı Belvedere'de ünlü Avusturyalı ressam Gustav Klimt'in eserleri bulunuyor. Aşağı Belvedere ise geçici sergilere ev sahipliği yapıyor. Sanıyorum burada aynı zamanda sarayların sahibi Savoy Prensi Eugen'den kalan eşyalar da bulunuyor.

İki sarayı da gezmek isteyenler için kombine bilet 14 Euro. Ben 11 Euro'ya sadece Yukarı Belvedere için bilet alıp Klimt'in kalıcı koleksiyonunun bulunduğu bu kısmı görüyorum. Klimt'in çok sayıda eserinin yanı sıra en ünlü eseri Öpüş burada bulunuyor. Klimtsevenlerin mutlaka gezmesi gereken bir yer. Benimse ilgimi en çok eski Viyana'nın günlük hayatını anlatan resimler çekiyor. Sanırım Viyana'nın tüm müzelerinde en çok aradığım şey de bu oluyor.

Hofburg, Schönbrunn, Belvedere ziyaretleriyle birlikte Viyana'daki saray turumu tamamlamış oluyorum. Şehirde başka saraylar da var ancak en önemlileri bunlar, ayrıca daha fazla saray gezmeye gerek yok. Viyana'ya bir daha gitme şansım olursa görmek isteyeceğim tek saray, Viyana'nın en sevdiğim yeri olan Schönbrunn'un bahçeleri. 1 Nisan - 2 Kasım arası Gold Pass ya da 3 Kasım - 30 Mart arası Winter Pass alıp sarayın içinin yanı sıra Avrupa'nın en eski hayvanat bahçesini, meşhur labirentini, palmiye evini görmek daha cazip olabilirmiş diye düşünüyorum. Belli olmaz, belki bir gün, bir bahar ayında tekrar Viyana'ya yolum düşer ve diğer her şeyi es geçip en sevdiğim sarayın uçsuz bucaksız bahçelerinde dilediğimce vakit geçirebilirim diye kendimi teselli ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder