2 Nisan 2012 Pazartesi

Stephansplatz: Stephansdom - Mozart Evi





Stephansplatz, iki kelimeyle özetlemek gerekirse Viyana'nın kalbi. Eski şehir surlarının, bugünse Ring'in merkezinde yer alıyor. Viyana'ya her gelenin ilk ziyaret ettiği bölge. Şehrin her yerine ulaşımda merkezi bir rol oynuyor. Çevreleyen caddeler şehrin en ünlü ve en işlek caddeleri. Bu caddelerdeki dükkanlar şehrin en pahalı ve lüks dükkanları. Kafe'leri, lokantaları, turistik eşya ve çikolata satıcıları ile Viyana'nın en kalabalık noktası.

Stephansplatz, ismini, görenleri ilk bakışta büyüyen Stephansdom Katedrali'nden alıyor. 12. yüzyılda yapımına başlanmış olan bu gotik katedral sonraki yıllarda yapılan eklemelerle geliştirilmiş. 2. Dünya Savaşı'nda ise bombalanmış ve çatısı ağır hasar görmüş. Sonraki yıllarda çatı yeniden yapılmış, restorasyon ise yanılmıyorsam halâ devam ediyor.

Katedralin dışı her görüşte insanı yeniden büyülüyor. İçi de güzel, ancak özellikle dini yapılarda beni en çok etkileyen şey insana kendini küçücük hissettiren yüksek tavanlar ve buranın tavanları kafamı kaldırdığımda beni büyülemiyor. Bu yüzden bu muhteşem katedralin iç yapısının bende bıraktığı etki hep biraz eksik kalıyor.

Katedralle ilgili en çok merak ettiğim şeylerden biri kulesinden görülen Viyana manzarası. Viyana'yı merkezindeki bu en yüksek binanın tepesinden görmeyi çok istiyorum. Dönmeden birkaç gün önce, soğuk ve yağmurlu bir günde bu isteğime kavuşuyorum. Viyana'yı gezmeye gelen arkadaşımı yağmur altında katedralin tepesine çıkarıyorum. Ancak sonuç biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Viyana tepeden hayalimdeki gibi görünmüyor. Zaten soğuktan ve yağmurdan dolayı yukarıda pek fazla oyalanamıyoruz. Belki güneşli ve sıcak bir günde çıksam manzara daha güzel olabilir, şehir daha güzel görünebilir. Ama ne zaman çıkarsam çıkayım, Viyana'nın tepeden bakınca pek güzel görünen bir şehir olmadığı gerçeğinin değişmeyeceği izlenimine kapılıyorum.

Stephansplatz'daki en turistik yerlerden biri Mozart Evi. Daha önce birkaç defa dışarıdan gördüğüm eve de Viyana'dan ayrılmadan kısa bir süre önce önce giriyorum. Ancak merkezde olmasının da avantajıyla bu ev tamamen bir turist tuzağı. Mozart burada sadece 2,5 yıl yaşamış. İçinde pek bir eşya yok. (hatta arkadaşım buraya "taşınan Mozart'ın evi" adını takıyor) Mozart ailesinin hangi odayı ne amaçla kullandığı bile bilinmiyor. Duvarlarda orjinallerinin çoğu Viyana Müzesi'nde bulunan bazı belge ve fotoğrafların kopyaları var. Her ne kadar Mozart'ın yaşamıyla ilgili bazı fikirler verse de sonuç fazla tatmin edici değil. Sanıyorum Viyana'da görülmemesi gereken müzelerin en başında burası geliyor.

Meydana adını veren katedrali, dükkanları, sokak sanatçıları, müzisyenleri ve şehrin en işlek merkezi olması dolayısıyla Stephansplatz bana göre "Viyana'nın kalbi" unvanını hak ediyor. Burada kentin yüzlerce yıllık tarihi, bugünüyle iç içe geçerek insana bir düş ülkesinin içinde yaşadığı duygusunu veriyor. Viyana deyince akla belki de en başta Stephansplatz geliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder