3 Nisan 2012 Salı

Parlamento



Avusturya Parlamentosu, Ring üzerindeki en etkileyici binalardan biri. Karşıdan bakıldığında Eski Yunan tapınaklarını andıran görüntüsü, binaya yaklaştıkça artan eğimli yolu ve önündeki heykelleriyle görenleri kendine hayran bırakacak türden bir yapı.

Bina, 1873-1883 yılları arasında Danimarkalı mimar Theophil von Hansen tarafından yapılmış. On yıla yakın süre Atina'da yaşayan ve orada önemli eserler veren Hansen, Avusturya Parlamento binasını Antik Yunan demokrasilerine atıfla, neo-attic tarzda yapmış. Binayı yapmakla yetinmemiş, içini de dekore etmiş. Bina Viyana'daki tüm yapılar gibi 2. Dünya Savaşı'nda büyük hasar görmüş.

Avusturyalılar, her tarihi mekânlarını olduğu gibi parlamentolarını da turistik olarak pazarlamayı çok iyi beceriyorlar. Mekan kullanılmadığı zamanlarda, daha doğrusu her gün belirli saatlerde rehber eşliğinde gezilebiliyor. Tabi bu durum benim gibi vatandaşların parlamentonun yanına bile yaklaşamadığı bir ülkeden gelen biri için oldukça ilginç. Üstüne üstlük hediyelik eşya bölümünden isteyen kendine parlamento hatırası da alabiliyor!

Parlamento binasına Viyana'dan ayrılmadan bir gün önce gidiyorum. Aslında bu bile burayı görmenin benim için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Son günümde, onca işimin arasında burayı gezmeye ayırdığım bir saat kesinlikle değiyor. Burayı gezmek beni Viyana'daki birçok müzeyi gezmekten daha çok mutlu ediyor. Belki de yıllarca Ankara'da yaşayıp, siyaset bilimi okuyup Türkiye'nin dışında İngilitere'nin, Fransa'nın, Almanya'nın ABD'nin, Japonya'nın siyasal sistemlerini öğrenip Türk parlamentosunu sadece bir kere, bin bir sıkıntı yaşayıp bir sürü aramadan geçerek görebildiğim içindir. Hele hele Meclis kütüphanesine girmeye çalışan arkadaşlarımın çantalarında bulunan Yönetim Bilimi dersi "Örgüt" notları yüzünden yaşadıkları sıkıntıları hiç unutmam.

Binaya kimse bize birşey sormadan girip biletleri aldıktan sonra içeriye de nerdeyse elimizi kolumuzu sallaya sallaya geçiyoruz. Grupta değişik milletlerden insanlar var. Rehberimiz bilgileri önce İngilizce, sonra Almanca anlatıyor. O Almanca anlatmaya geçince ben de fotoğraf çekmeye girişiyorum. Bize Hansen'in yaşamını, parlamento binasının yapılışını anlatırken ilginç hikayeler söylüyor, hoş sırlar veriyor. Ayrıca gruptaki insanlarla sohbet edip onları tanımaya çalışıyor. Örneğin birinin Fransa Parlamentosu'nda kâtip olduğunu öğreniyoruz. Benim Türk olduğumu öğrenince ayrıca ilgileniyor. Çocukluğunun bir kısmı Ankara'da geçmiş. Ayrıca birkaç yıl önce İstanbul'da Pera Müzesi'nde düzenlenen bir sergide çalışmış. İstanbul'u "fantastik ve kaotik" buluyor. Ne kadar yerinde bir tanımlama!

Parlamento'nun içi dışı kadar etkileyici olmasa bile sütunlar, heykeller, duvar resimleriyle dolu. Bir yandan çevremizi incelerken öte yandan kulağımız rehberimizde. Binanın tarihçesini anlatırken çeşitli yerlerde bulunan ekranlardan fotoğraflar da gösteriyor. Verdiği bilgiler bina yapılırken kullanılan malzemenin nereden nasıl taşındığından, 2. Dünya Savaşı'nda binanın hangi bölümlerinin bombalandığına kadar uzanıyor. Kendisinden Avusturya Parlamentosu'ndaki tarihi muhalefet biçimlerini öğreniyor, Hansen'in kendi yüzünü resmettiği duvar süslemelerini görüyoruz.

Genel bilgilerden sonra parlamento oturumlarının yapıldığı salonları geziyoruz. Millet Meclisi'in toplandığı büyük salonu, Federal Meclis'in toplandığı daha küçük salonu ve özel toplantıların yapıldığı, heykel ve resimlerle süslü çok güzel tarihi salonu dolaşıyoruz. Dolaşırken aynı zamanda siyasal sistemin yapısı ve işleyişi hakkında bilgi de alıyoruz.

1 saatlik turun sonunda, parlamentodan, oturum günlerinde gelip toplantıları izleyebileceğimiz bilgisini de alarak çıkıyoruz. Tabii Viyana'daki son günümde gereksiz bir bilgi. Rehberim beni döndükten sonraki yaşamımda iyi şanslar dileyerek uğurluyor. Viyana'daki son günüm, beni çok mutlu eden parlamento gezisiyle noktalanıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder